21 Ağustos 2015 Cuma

Akilah Azra Kohen - Fi



Hepinize merhaba! :) Biraz ara verdim ve bu ara bana çok uzun bir zamanmış gibi geldi. Yaz stajım başladığı için yorgunluktan ve yoğunluktan ne yazık ki kitap okuma hızım fazlasıyla düştü. Fakat stajımın bitmesiyle beraber okumak için kenarda biriktirdiğim kitaplara hızlı bir dönüş yapacağım ve elbette ki sizinle paylaşacağım. Bugün sizlere bahsedeceğim kitap ise "çabuk bitiririm" düşüncesiyle başlayıp 2 haftada zar zor okuduğum bir kitap. Tanıtım yazısı şu şekilde:

"Fi, deneyimin içinde kaybolmak yerine korkmadan deneyime sahip olmanın yolculuğudur. İçinde bolca bulunan manipülasyon, seks, aldatma ve aldanma hikâyeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkılarak ulaşılmak istenen yerde sadece farkındalık vardır.

Fi güzelliğin lanetlendiği, zekânın yağmalandığı, iyinin kurban edildiği ve kasaba kurnazlığıyla yönetilen bu gezegende, içine doğduğumuz bu kutsal hayatı kutlamak için yazılmıştır. Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere, çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adanmıştır."


Kitabın çok okunmasından, ablamın tüm seriyi bayıla bayıla okumasından dolayı bu kitaba karşı merakım uyandı ve okumaya karar verdim. Ama malesef benim için zaman kaybı oldu. Kitabın hiçbir yerinden giremedim, olayın çok dışında kaldım. Ki genelde kitap okurken karakterlerle, olayla bütünleşirim ama bu kitap bana umduğumu veremedi.

Konudan bahsetmek istiyorum lakin tam olarak anlatabilir miyim emin değilim. Kitapta bir çok karakter mevcut. Ünlü psikiyatrist ve televizyon programı sunucusu Can Manay, güzelliğiyle herkesi büyüleyen balerin Duru, Duru'nun müzisyen nişanlısı Deniz, zihinsel engelli bir kardeşi olan psikoloji öğrencisi Bilge, gazeteci Özge ve daha bir çok karakter barındıran bir roman. Aslına bakarsanız olaylar Can Manay'ın etrafında dönüyor, herkesin hikayesi bir şekilde Can manay ile kesişiyor. Zaten Can Manay kitapta eşsiz biri olarak lanse ediliyor. Bu eşsiz nitelikteki psikoloğumuz bir gün Duru'yu görüyor ve ona karşı, karşı koyamayacağı bir çekim hissediyor. Kitap boyunca Can Manay'ın Duru'ya olan takıntısını yoğun bir şekilde görebiliyoruz. Her bölümde bir karakterin hayatından kesitler veriliyor yani roman tek karakter ağzından anlatılmıyor. Bu benim için kitabı okunabilir kıldı.

Kitapta felsefik ve düşünsel bir anlatım mevcut. Fakat nasıl desem bu bana çok zorlama geldi ve itiraf etmeliyim ki bazı kısımları atlayarak okudum. Kitapta bir diğer belirgin unsur cinsellik. Kitabı oluşturan iki tema cinsellik ve felsefe diyebiliriz.

Sonuç olarak benim için tatmin edici bir kitap olmadı ne yazık ki. 2. ve 3. Kitabı okumayı düşünmüyorum bu yüzden. Etrafımda bu kadar çok beğenen insan varken ben neden beğenemedim bende mi bir sorun var diye düşünmüyor değilim ama neyse zevk meselesi deyip geçiştirelim :) benim yorumlarım bu şekilde, okuyup okumamak konusunda tercih sizin.

Keyifli okumalar.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder