31 Mayıs 2015 Pazar

Carol Rifka Brunt - Kurtlara Söyle Eve Döndüm



Yine sınavların, okul yoğunluğunun arasına serpiştirilip okunmuş bir kitaptan bahsedeceğim sizlere: Kurtlara Söyle Eve Döndüm. Bu kitabı indirimde görüp ismi ve konusu ilgimi çektiği için almıştım. Tabiki araştırma huyum olduğu için kitabı okumadan önce bloglara biraz göz attım. Çoğu blogger kitaptan övgüyle bahsedince hevesle okumaya başladım. Fakat ne yazık ki beklentimi karşılayamayan bir kitap oldu.

"Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...

Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?

En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?
Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı..."

June 14 yaşında dayısına aşık olan ortaçağ hayranı bir genç kızdır (Evet yanlış okumadınız dayısına aşık).  Dayısı Finn bir ressamdır ve June ile ablası Greta'nın bir portresini yapmaktadır. June, Finn ile geçireceği her dakikayı iple çekmekte ve tadını çıkarmaya çalışmaktadır. Çünkü Finn AIDS hastasıdır. Kaçınılmaz son gelip Finn öldüğünde June tutunacak bir dal aramaya başlar. Ona destek olacak kişi hiç ummadığı biri olacak ve onu içsel açıdan zengin bir yolculuğa çıkaracaktır. June, bir yandan Finn'in geçmişinde gizli kalan noktaları keşfederken bir yandan da Greta ile olan ilişkisini düzeltmeye çalışacaktır.

Kitabın konusu böyle işte. Dayısına aşık deyince garip geldiğini biliyorum fakat June 14 yaşında bir çocuk olduğundan sevgisi de oldukça saf. Bu yüzden okurken ensest ilişki kalıbına sokup rahatsız olmuyorsunuz. Olayların June tarafından anlatılması zaten işin içine masumiyet katıyor. Finn'e olan sevgisi, ablası Greta ile olan sorunları ve bunları çözme çabaları, iç dünyası...  Anlayacağınız oldukça farklı konusu ile ilginç bir kitap sizi bekliyor. Benim için açıkçası nötr bir kitap oldu. Sevdim diyemem ama sevmedim de diyemiyorum. Karar size kalmış:)

Keyifli okumalar.

15 Mayıs 2015 Cuma

Daniel Keyes - Algernon'a Çiçekler


Yaklaşık 2 haftadır elimde sürünen, çok güzel olmasına rağmen zaman bulamadığımdan bir türlü okuyamadığım "Algernon'a Çiçekler"i sınavlarımın bitmesiyle nihayet bitirdim. Bu kitabı böyle bir yoğunluğa değil de daha sakin bir zamana yayarak okumayı çok isterdim gerçekten. Mükemmel bir kitap çünkü. Şimdiye kadar okuduğum en farklı kitaplardan biri.


"Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir. 

Ameliyattan sonra, Charlie'nin durumu günlüğüne yazdığı raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporlara çocuksu bir dil ve imla hataları hakimdir. Ve sonra ameliyat etkisini göstermeye başlar. Charlie artık, insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir sürü arkadaş edineceğini, aşık olduğu kadına açılabileceğini düşünür. Fakat zekası normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır...

Bu deney, son derece önemli bir buluş olarak görülüyordu, ta ki Algernon'da ani bir gerileme baş gösterene kadar... Acaba Charlie'de de aynı gerileme olacak mıydı?"



Charlie Gordon düşük zeka seviyesine sahiptir. Ailesi tarafından düşük zeka seviyesine sahip olduğu için dışlanmış ve reddedilmiştir. Hayatını akrabasının fırınında tuvalet temizlikçisi olarak geçirirken bilimsel bir deneye dahil olur: Charlie, hep hayalini kurduğu gibi zeki olacaktır. Deney başlarken Charlie'den günlük olarak rapor yazmasını isterler. Charlie raporlarını yazmaya başlar. Bu sırada yol arkadaşı Algernon ile tanışır. Algernon onun olacağı ameliyatı olmuş ve başarılı sonuç alınmış bir faredir. Bir süre sonra Charlie  de ameliyat olur ve zekası günden güne artmaya başlar. Hatta öyle ki ameliyatını gerçekleştiren profesörlerden bile daha zeki bir hal alır. Her şey iyi gidiyor derken Algernon'un zekasında gerileme başlar. Charlie bir yandan yeni hayatının ona getirdiği duygusal karmaşaya hakim olmaya çalışırken bir yandan da kendi akıbetini belirleyecek çalışmalara yoğunlaşır. Charlie hayatını böyle sürdürebilecek midir? Yoksa yol arkadaşı Algernon gibi kaçınılmaz sona doğru mu sürüklenecektir?

İşte kitap konusu böyle. Devamını anlatmamak ve ipucu vermemek için çok dikkatli olmaya çalıştım. Her şeyden önce kitabın günlük şeklinde yazılması çok güzel olmuş. Her şeyi Charlie'nin ağzından dinliyoruz. Günlük ilk başlarda 5-6 yaşında bir çocuk zekası ile yazılırken -ki bu kısımları okurken çok etkilendim- ameliyattan sonra normal yetişkin düzeyinde yazılıyor. Charlie'nin ameliyat öncesi durumunu, ameliyat sonrasında kazandığı yeni bakış açısını, duygusal karmaşalarını daha iyi anlayabiliyoruz. 

Kitapta o kadar güzel psikolojik çözümlemeler o kadar derin cümleler var ki... Eğer kitaplardaki güzel kısımları  not almayı seviyorsanız bu kitabı okurken yanınızda bir kağıt kalem bulundurmayı unutmayın. Özellikle son sayfalar insanı üzerinde düşünmeye itecek nitelikte.

Uzun bir süreçte okumuş olsam da okumaktan oldukça keyif aldığım bir kitap oldu. Kesinlikle tavsiye ediyor ve böyle bir kitap kaçırılmamalı diye düşünüyorum. 

Keyifli okumalar.